YUVALUNA | GİZEM ONAY

2020’nin ardından 2021 de kendine has dersleri ile köşeye sıkıştırıyor hepimizi. Yıl boyunca Satürn ile Uranüs arasındaki gerilimli açılar çatlamaya hazır bir yumurtadan çıkışımızı hızlandırıyor. Yaşanan bu zorluklar tıpkı Çinli Zen üstadlarının öğrencilerine uyanmaları için attığı tekmeler gibi bir etki yaratıyor. Yaşam tarafından hırpalanmak acıtsa da uyandırıyor. Aynı zamanda bilgi çağında yaşamanın getirdiği bir fırsat da var. Her yerde acının, ızdırabın kökenine, nedenlerine dair okuyabiliyoruz. Kendimizi “şifalandırma”nın yollarını öğrenebiliyoruz. Üstelik bu kaynaklara ulaşmak da artık çok kolay.

Ne var ki bir süre sonra bu tekme gibi gelen uyanışlarla girilen yolculuk bir başka uykuya dalma sürecine dönüşebiliyor. Ardı ardına alınan eğitimler, okunan kitaplar, yapılan pratiklerin altında kendime şuursuzca “şifa” enjekte etme çabası olabiliyor. Kendimi acilen düzeltme eğilimi, bir an önce aydınlanmalıyım karmaşası yaşanabiliyor.

Bir Zen şiiri şöyle der;

Onları kaybetmekten korktuğumuz zaman,

Çeker gider çiçekler.

Ayrık otları,

Büyüdüklerini görmekten hoşlanmadığımız zaman çıkar ortaya.

Tekrar tekrar okuyorum bu bütün sadeliğiyle önümde duran şiiri, o kadar sade ki işte bu yüzden derin.

Kendimde hoşlanmadıklarımı ayrık otları gibi çekiştirdikçe daha da büyütüyor olabilir miyim? Bir an önce düzeltme, iyileştirme, aydınlanma arzusu ile “olmayınca” gelen hayal kırıklığı kendimle ilişkimi daha çok zedeliyor olabilir mi?

Kendi üzerime çalışmak sağlıklı bir yönelim olsa da kendi üzerime çalıştıkça ortaya çıkacak o gelecekteki “iyileşmiş ben”e sürekli yatırım yapmak ne kadar hakiki bir varoluş?

Bu söylediğim, nereye gittiğime bakmamam gerektiği anlamına gelmiyor elbette. Ancak nereye gittiğimi, nerede bulunduğumdan çok daha önemli bir konuma getirmekle ilgili bir karmaşa var bu aralar çevremde.

Bir diğer Zen üstad da diyor ki “ Eğer Buddha’yı aramaya çalışırsan, onu kaybedersin.” İşte tam da bu noktada İkizler - Yay aksı yaşamda karşılık buluyor. Güney Ay Düğümü Yay burcundan bize bu arayışın nafileliliğini gösteriyor. Eğer gözlerimi gelecekteki mükemmel, tam bir “BEN”e dikersem, andaki “BEN”i ıskalamış oluyorum. Anksiyetenin içinde tir tir titrerken, baştan aşağı hüzne bulanmış iken gelecekteki sağlıklı, huzurlu ve hatta “aydınlanmış” halime gözümü dikmek Yay’ın gölgesi.

Zaten bilirsiniz Yay’ın Zodyak’taki sembolü bir Ok’tur geleceğe doğru fırlatılmış. Adeta ben değil, burası değil, şimdi değil diye haykırır. Şimdi yavan gelir, haliyle şimdiki ben de yavandır. Güney Ay Düğümü’nün Yay burcunda ilerleyişi işte böyle gölgeleri açığa çıkarıyor ki farkına varalım. Zamanın ruhunun içimize nüfuz etmesine izin verelim.

Diğer taraftan ikizlerin gölgesi de iş başında gibi geliyor. Daha fazla bilgi ve daha fazla öğrenme arzusu, neredeyse her türlü eğitimin online’a dönüşmesiyle katmerlendi. Böylelikle bir bilgi açgözlülüğü de oluştu. Bir eğitimden diğer eğitime koşarken o bilgileri hazmedecek zaman da pek kalmıyor. Suziki diyor ki senin içinde büyümedikçe o bilginin sana yararı olmaz. Bir kağıda yazıp gözümün önüne bir yere yapıştırdım. Her okuduğumda soruyorum kendime bu bilgi içimde büyüyor mu, yoksa heveslenip öğrendiğim birçok bilgi gibi hafızamın derinliklerinde tozlanacak mı…

Hava elementinin yoğun olduğu bir yıla girdik; yani bilginin her zamankinden daha da önem kazandığı bir yıl. Sanki herkesin bildiğini bilmezsek güvende olamayız gibi bir kodu var bu zamanların. Oysaki mesele ne kadar çok bildiğimizden ziyade o bilginin içimizde ne kadar büyüdüğü ile ilgili. O bilgilerin bizimle bedenlenmesi mümkün mü? Değilse aslında çer çöp zihnimize durmadan attığımız. O bilginin yaşamımda bir karşılığı var mı? Yoksa, kendimi kandırmaktan öte bir yere varamıyorum. Biliyor olmak değil de hakikatten o bilginin hücrelerime kadar nüfuz etmesine izin vermek önemli. Yaşamımla damıtmalıyım öğrendiklerimi yoksa entelektüel bir mastürbasyonun vereceği bir gıdım haz için bunca çaba.

Uzun lafın kısası Yay-İkizler bir paranın iki yüzü. İkisine ait özellikleri orantılı bir şekilde geliştirmek gerekiyor. Ve bir müddet daha ( 18 Ocak’ta Ay düğümleri İkizler – Yay aksından çıkıyor) bu iki arketipi yaşamlarımızda dengelemeyi öğreneceğiz.

 

 

EDA OCAK

EDA OCAK

Keyif ve merakının izinde giderek Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı lisans bölümünün ardından, Batı ve Çağdaş Sanat Tarihi üzerine yüksek lisansı yaptı. Yazarların, müzisyenlerin, şairlerin, ressamların, kaçık ve meczupların dünyasında gezindiği bu yıllarda, bir yandan da dünyanın her yerinden gelen öğrencilerine Türkçe öğretti.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

Zamanın Ruhunu Okuma - 2

Zamanın Ruhunu Okuma - 2

Genişleme, büyüme ile daralma, küçülme zıt prensiplerini temsil eden bu iki gezegen; Jüpiter ve Satürn, beraber zamanın ruhuna çeltikler atıyorlar. Zamanın Ruhu I yazımda bahsettiğim gibi Satürn Kova’da özgürlüğe ve bağımsızlığa, başka türlüsü mümkün’e işaret ederken, Koç Jüpiter varoluşu ve kendini deneyimlemenin, keşfetmenin büyüsüne çağırıyor bizi. İkinci yazımızda 2023'ün bahar aylarına kadar zamanının ruhunu okuyoruz.

Zamanın Ruhunu Okuma - 1

Zamanın Ruhunu Okuma - 1

Zamanının ruhunu okumak için iki gezegenin rehberliğini yanımıza alacağız : Satürn ve Jüpiter. Yaşamın birbirine zıt prensiplerini temsil eden bu ikilinin yeryüzündeki yansımalarının izini süreceğiz.

 
#
Tamam