YUVALUNA | GİZEM ONAY

Üniversitenin ilk günü. 2 sene boyunca lise sıralarında, dershane sıralarında, ev masalarında oturmaktan ve envai çeşit abur cubur yemekten 18 yaşında beden kitle indeksi ortalamasının tepelerine tırmanmış, üniversitenin ilk gününde üzerime giyecek pek de şık bir şey uyduramamış, pembe bir eşofman üstü ve siyah bi taytla kendimi amfinin kapısında bulmuştum. Kapı kapalıydı... 

Üniversitenin ilk gününün ilk dersine geç kalmıştım. Amfinin kapısı o kadar büyük, o kadar kapalı ve benim olduğum tarafı o kadar boş olmasaydı, belki de bunu o kadar dert etmeyecektim. En az beden kitle endeksim kadar yoğun olan utancım yanaklarımda ve pembe eşofman üstümde yoğunlaştı, yoğunlaştı, yoğunlaştı. Resmen ‘Ya bismillah!!’ deyip, arkasında ne olduğuna dair hiçbir fikrimin olmayan koca kapıyı ittim. En arkadan ikinci sıra. Sıranın en köşesinden bir tık içeri. 

İmza kağıdı önüme, 2 kocaman göz eşliğinde geldi:

‘Öğrenci numaranı biliyor musun?’

‘Hayır.’

‘Ben de bilmiyordum ama öğrenci işlerinden öğrendim. Arada seninkini de sorarız istersen?

Adım Duygu. Arkadaş olalım mı?’ 

Dört kocaman göz. Bir kocaman gülümseme. Hatta bir minik kıkırdama.

Yıllar sonra fark ettim. O bir minik, sevecen kıkırdama için her şeyimizi vermeye hazırız bugün. 

O koskoca ve yepyeni dünyada ‘yalnız’ olmak mı faza gelmişti Duygu’ya? Büyük ihtimalle.

Peki Duygu’nun kendine arkadaş olarak beni seçmesi tamamen tesadüf muydu? Belki. 

Sinir sisteminin memelilere özel ve evrimin ileriki fazlarında gelişmiş ‘Sosyal İlişki’ fonksiyonunu ortaya koyan Stephen Porges diyor ki; İlişkilerdeki asıl mesele, bir başkasının mevcudiyetinde güvende hissedip hissetmediğinizdir. Ve güven tamamen viseral (iç organlarla, bedenle) ilgili bir haldir. Kalbin atışında, ciğerlere dolup boşalan nefeste, ses tonunda, gözlerin yumuşaklığında, ellerin hareketinde hissedilir. 

Sinir sistemimiz sürekli olarak hem dış çevreden hem de vücudumuzun içinden duyusal bilgi toplar. Bu bilgileri işleyerek, durmaksızın riski değerlendirir. 

Güvende miyim, değil miyim?
Güvende miyim, değil miyim?
Güvende miyim, değil miyim? 

Porges, bedenin yaptığı bu iş için ‘neuroception’ terimini icat etmiş. Bu terimin ‘Algı’ (perception) ile farkı, bedenin sürekli olarak yaptığı bu tarama işinin bilinç dışımızda, algı öncesinde gerçekleşmesi ile ilgili. 

"İnsan türü olarak taşıdığımız mirasımız nedeniyle, nörosepsiyon bilinçli farkındalığımız olmadan, beynin ilkel kısımlarında gerçekleşir." (Porges, 2011, s.11). Bir insanın güvenli veya tehlikeli, bir ortamın ve hatta vücudumuzun iç halinin güvenli olup olmadığının tespiti, nörobiyolojik olarak belirlenmiş ilişkisel veya savunmacı davranışları tetikler. Yani, biz bilişsel düzeyde tehlikenin farkında olmasak da, nörofizyolojik düzeyde vücudumuz savaşa / kaçmaya / donmaya yol açabilecek bir dizi sinirsel süreç başlatmış olabilir. 

Porges’in PolyVagal Teorisi, memelilerin evrimle beraber, donmaktan, kaçmakten veya savaşmaktan başka, güveni hissetme ve güvende kalma yolunu ortaya çıkarıyor: Sosyal İlişki. 

Duygu’nun sistemi o gün o amfide, benim sisteminden tehdit yerine güvene dair ipuçları almış olsa gerek ki, 120 kişinin içinden benimle arkadaş olmayı istedi. Belki Duygu bana ‘...Arada seninkini de sorarız istersen?’ dediği anda yüzümdeki kaslar yumuşamıştı, belki derin bir nefes vermiştim, belki omuzlarım yerine yerleşmişti ve belki kalp atışlarımın bi tık sakinlemişti. 

Belki.
Büyük ihtimalle. 

Biz bilinçli olarak farkında olmadan, sistemlerimiz buluşmuş, birbirimizin varlığında -güven- bulmuştu. 

O gün, bu olup bitenlerin hiç farkında değildik.

Bugün bu yazıyı yazmadan Duygu’nun iznini istedim. Beni ağlatacak mısın? dedi.

Duygu’nun sisteminin, üniversitenin o ilk gününde, bütün ihtimallerin içinden seçmeyi becerdiği ‘arkadaşça hali’ bugün benim ‘arkadaş’ halimi buraya getirdi. 

Eğer hala benimleysen;

Merhaba ben Naz. Arkadaş olalım mı?

Merhaba ben Naz. Arkadaş olalım mı?

NAZLI DENİZ SARIYILDIZ

NAZLI DENİZ SARIYILDIZ

10 yılı aşkın zamandır yoga ve meditasyon alanına, son 5 yıldır da yoğun olarak sinir sistemi çalışmalarına odaklanıyor. Steve Hoskinson'in kurucusu oldugu Organic Intelligence yöntemi ile çalışıyor. 2020 yılında Türkiye'de başlayan ve Boaz Feldman'in kurucusu Neurosytemics CARE grubunda mentor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI

YORUMLAR (1)

 
#
Tamam