YUVALUNA | GİZEM ONAY

Dilenen özrü kabul etmek genelde sandığımızdan çok daha zordur. Bunun sebeplerinden biri doğru bir şekilde özür dilemenin birçok adımı olmasıdır, diyebiliriz. Bir diğer sebebi de geçmişteki kırgınlıkların iz bırakabilmesidir; özellikle de bu yaralardan sorumlu olan kişi gerçek bir özür dilemediyse ya da telafi etmeye çalışmadıysa…

Özür dilemek oldukça karmaşık bir meseledir çünkü içinde birçok bileşen vardır. Bazı kültürler özür dilerken bütün bu adımlara dikkat etmenize gerek olmadığını söylese de gerçekten affedilmek ve geride bırakabilmek için bunlara dikkat etmek en iyi sonucu verecektir. İnsanların farklı farklı deneyimleri ve hassasiyetleri vardır; bazıları bu adımlardan sadece birkaç tanesine gereksinim duyarken, diğerleri bunları önemli görmeyebilir. Her yaşantı kendine özgüdür ve her ilişkilenme biçimi kendi dinamiklerine sahiptir. Özür dilemenin bütün parçalarını özenle yerine getirdiğiniz taktirde o kişi için hangisinin önemli olduğunu tahmin etmenize gerek kalmaz. Bunun yanında, bu denli bir özenle özür dilemek, kırılmış olan karşıdaki kişi için içtenlikli bir çabanın gösterilmesi anlamına gelir.

Özür dilemenin ve özrü kabul etmenin beş adımını şöyle sıralayalım:

1. Adım: Odak

Bir kişiyle aranızda bir sorun yaşandığında ilk yapılacak şey o kişinin dikkatini ilgili meseleye çekmek ve sizi incitecek ne yaptığını o kişiye ifade etmektir. Bu aşamada yaşanan en büyük zorluklardan biri, kişinin nasıl hissettiğini ötekine yüklenmeden nasıl direkt bir şekilde ifade edeceği oluyor. “Ötekini kötü hissettirmemek” için duygularımızı bastırmak ya da suçlama ve utandırma yapmak kolaylıkla kendimizi içinde bulabileceğimiz durumlardır. Orta yolu bulmak biraz daha meşakkatli gelebilir.

Bu aşama önemlidir çünkü karşınızdaki kişinin ne için özür dilediğini bilmesi gerekir, sadece sizin ona ifade ettiğiniz ölçüde bunu bilebilir. Sizi iyi tanıyan biriyse sorunun ne olduğunu tahmin edebilir elbette, ama her zaman değil. Ve tabi ki karşınızdaki kişiye sorunun ne olduğunu ifade ederken bir öfke ya da utanç sarmalında dönüp durmamak önemlidir, bu durum iki  tarafı da yapıcı bir çözüme götürmeyecektir.

Kendinize sorabileceğiniz bazı sorular: Karşımdaki kişinin  dikkatini bu konuya çekmek konusunda rahat ve güvende hissediyor muyum? Bunu direkt bir şekilde yapabilir miyim? O kötü hissetmesin diye hislerimi bastırıyor muyum? Saldırıda bulunuyor muyum ya da ayıplıyor muyum? Bu durumu kolaylaştırmak adına iletişimimizi geliştirecek yollar var mı?

2. Adım: Sorunu Kabul Etme

Kimileri için özür dilemenin en zor kısmı burasıdır. Birinin gözlerine bakıp davranışımızın o kişiyi nasıl incittiğini kabul etmek psikolojik bir sağlamlık gerektirir. Birçoklarının sorunu kabul etmeden özür dilemeye geçmesinin bir sebebi kendi davranışlarının etkileri ile nasıl başa çıkabileceklerini bilmemesidir. Eğer karşınızdaki kişi bunu dile getirmezse gerçekten sorunu anlayıp anlamadığını merak edebilirsiniz. Ayrıca, gelecekte durumun tekrar edip etmeyeceğine yönelik bir endişeye kapılabilirsiniz. Bir yaralanmadan sonra ilişkiyi tamir etmek sadece olayın ne olduğuyla ilgili bir açıklık olduğunda mümkün olabilir.

Örneğin, “Yaptıklarım için özür dilerim.” yerine “6’da evde olacağımı söylemiştim ama o saatte bir toplantım olduğunu unutmuşum. Sana mesaj atmadığım ve benim için hazırladığın yemeğe gelemediğim için özür dilerim” şeklinde bir ifade kullanmak daha etkili olacaktır. İkinci versiyon kişinin ne yaptığını ve etkilerini anladığını gösteriyor.

Elbette kişinin bunu tek seferde yapabilmesi mümkün olmayabilir, zaman alabilir. Sizi neyin incittiğiyle ilgili dürüst olmak da size kalmış bir şeydir. 

Üzerine düşünülebilecek bazı sorular: Karşımdaki kişi durumu bence önemli olduğu kadarıyla kabullendi mi? Beni anladığını hissediyor muyum? Gözden kaçan detaylar var mı? Farkında olmamız gereken daha geniş ölçekli ilişki örüntülerimiz var mı?

3. Adım: Özür

İkiniz de sorunun ne olduğu konusunda mutabık olduğunuzda, sıra özür dilemekte. “Üzgünüm” ve “özür dilerim” kelimelerini kullanmak özel bir öneme sahip: ifadenin olabildiğince muğlaklıktan uzak olması içten gelen bir telafi istediği olarak okunabilir. Ayrıca, ifadenin içinde kişinin davranışının sorumluluğunu aldığını göstermesi de önemlidir. “Kötü hissettiğin için üzgünüm” ile “Seni kırdığım için üzgünüm” arasında büyük bir fark vardır. İlki avutma, ikincisi özürdür. Kimileri özür dilemiş gibi görünmek için avutma cümleleri kurarlar ki bu manipülatif bir tavır olarak okunabilir.

Kasten yapılmayan bir davranış için hayıflanma ifade etmekle, düşüncesiz veya zarar verici bir davranış için özür dilemek arasında da fark vardır. Örneğin bir kaza sonucu buluşmaya gelememek kişinin kasti bir davranışı değildir, ama buluşmaya geç kaldığında aramamak bir özrü hak eder. 

Üzerine düşünülecek bazı sorular: Özür dilerken gerçekten içten miydi? Ben bir özür beklerken söylediği şey bir hayıflanma ya da avutma mıydı? Yaşanan şey hakkında sorumlu olup olmadığı hakkında daha açık olabilir miydik?

4. Adım: Özrü Kabul Etme

Durumu göz önünde bulundurduğunuzda gerçekten karşıdakinin özrünü kabul edebilecek misiniz? Anlaşıldığınızı hissediyor musunuz? Davranışlarının etkisinin tümüyle farkında mı? Ve özür dilerken bunu içten bir şekilde söylediğine güveniyor musunuz? Eğer cevaplarınız evetse, o kişiyle bunu paylaşın. “Özrünü kabul ediyorum” demeyi deneyin. Sizin o kişinin yanlış yaptığını kabul ettiğini söylemesine ihtiyaç duyduğunuz kadar, o kişi de özrünün kabul edildiğini duymaya ihtiyaç duyar. Eğer içten bir şekilde kabul etmiyorsanız öyle söylemeyin de.

Karşınızdaki kişinin özrünü kabul etmeye hazır olmamanızın bir sürü sebebi olabilir. Fark etmesi ve özür dilemesi gerektiğini düşündüğünüz başka bir nokta daha olabilir ve bunda bir sorun yoktur. Karşınızdaki kişiye şunu söyleyebilirsiniz: “Canımı sıkan başka bir mesele daha olduğunu fark ettim.” Bu durumda ilk adıma dönüp baştan başlamak yerinde olacaktır. Zaman içinde deneyimledikçe bu adımlar sizin için daha kolay hale gelecektir. Fakat içinize sinmedikçe bir özrü kabul etmemek iki taraf için de uzun vadede daha yapıcı olacaktır.

Bir özrü kabul etmemenin başka bir sebebi ise geçmişteki yaralar olabilir. Eğer bir anlam içermeyen özürlerin edildiği bir ailede büyümüşseniz, örneğin özür sonrası davranışların değişmediği ya da sizi neyin incittiğiyle ilgili kendinizi ifade etme şansınızın olmadığı bir ortam olabilir burası, özrü içtenlikle kabul etmek zaman ve çaba gerektirebilir. Bu adımları daha küçük sorunlarda takip etmeyi ve duygusal bir kas hafızası geliştirmeyi deneyin. Bir şeyleri başka kelimelerle ifade etmeyi deneyin. Beraber role girmeyi deneyin ve tam olarak hangi noktada tıkandığınızı bulmaya çalışın. 

Kırgınlıklarınızla baş başa kalmaya ve hangilerinin bugüne hangilerinin geçmişten kalan yaralar olduğunu çözümlemeye ihtiyacınız olabilir. İnsanlardan yapmadıkları şeyler için özür dilemesini beklemek bir işe yaramaz ama o noktada neden bazı hassasiyetleriniz olduğunu ifade etmek o kişinin ekstra dikkat etmesi için yardımcı olabilir. Eğer karşınızdaki kişi kolunuzda yara olduğunu bilmiyorsa, size sarılırken yanlışlıkla canınızı yakabilir. Bu bilgiye sahip olmak büyük bir fark yaratır. Elbette, eğer kişi bu yaraya dikkat etmeden canınızı yakmaya devam ediyorsa, bu özür dilenmesi gereken başka bir konuyu gündeme taşır. 

Üzerine düşünülecek sorular: Takıldığım başka bir şey var mı? İçten içe güceniyor muyum? İlk adıma geri dönmemiz gerekir mi? Yoksa gerçekten özrü kabul edip devam etmeye hazır mıyım? Bu konuyla beraber geçmişteki duygularım da uyandı mı? Eğer öyleyse, ihtiyaç duyduğum güvenliği yaratabilmemiz için ona ne söylemeliyim?

5. Adım: Telafi

Bir insanın özrünün içten olduğunu göstermesi için en iyi yol telafi etmek ve davranışlarını değiştirmektir. Telafi, yarattığımız hasarı nasıl tamir ettiğimizdir. Yemek sözünü unutan kişi için telafi ertesi akşam için bir yemek planı yapmak olabilir. Yanlışlıkla incindiğiniz yere dokunan kişi o şekilde sarılmamaya özen gösterebilir ya da ötekinin sarılmayı başlatmasını bekleyebilir.

Neyin telafi olduğuna karar vermek ve uygulamak ortak bir süreci gerektirir çünkü bu incinen kişinin neye ihtiyacı varsa onu uygulamaya olan gönüllülüğü gösterir. Alakasız telafiler temelde bir işe yaramayacaktır.

Öte yandan, ihtiyaçlarını ve isteklerini ifade etmeyi teşvik etsek de mesele sadece sizin talepleriniz değildir. Örneğin, o kişiden karşılayabilecek durumda olmadığı bir şey talep ediyor olabilirsiniz. Nasıl ki siz uygun bir telafiye gerek duyuyorsanız, aynısı karşınızdaki kişi için de geçerlidir.

Telafinin en sonda gelmesinin sebebi budur: siz karşınızdaki kişinin ne yaptığını anladığına dair güvenmeye ihtiyaç duyarsınız, öteki de özrünün kabul edildiğini bilmeye. Aksi halde birbirinizin açık yürekliliğine dair güven oluşturmak daha zor olacaktır. 

Telafi, üzüntünüzün birdenbire yok olacağı anlamına gelmez. Öyle de olabilir fakat iyileşmek için zamana ihtiyaç duymanız da gayet normaldir. Bunun bir sebebi duygularımızın kan dolaşımımızdaki birçok farklı kimyasalın hem sebebi hem sonucu olmasıdır. Bedenin bunları sindirmesi zaman alabilir. Telafi gündeminde kalabildiğiniz sürece bunda bir sıkıntı yoktur. Böyle bir durumda şunun gibi ifadeler kullanmayı deneyebilirsiniz, “Önümüze baktığımız ve ilerlediğimiz için memnunum ama ayrıntıları konuşmadan önce biraz zamana ihtiyacım var. Bununla ilgili 15 dakika sonra/yarın sabah vs. konuşsak olur mu?” Karşınızdaki kişiye bir zaman aralığı verdiğinize emin olun ki o da belirsiz bir bölgede beklemede kalmasın.

Bir davranışı değiştirmek zor olabilir, hele ki o davranış alışkanlıkla edinilmişse. Bu değişim bir süreçtir, karşınızdaki kişinin bunu değiştirmek üzere çaba harcamaya gönüllü olması da özrünün içten geldiğine bir kanıttır. 

Üzerine düşünülecek bazı sorular: Bu durumla ilgili daha iyi hissetmeme ne yardımcı olabilir? Ondan ne istemeliyim, onun ihtiyaçlarının ne kadarını karşılayabilirim? Bu tek seferlik bir şey mi yoksa üzerine düşünülmesi gereken daha geniş bir örüntü var mı? Sonraki adımlara geçmek için onunla iş birliği yapmaya hazır mıyım? Değiştirmek istediğimiz şeyler hakkında gerçekçi miyiz?

Bütün bunların önemi içten içe oluşabilecek gücenmelere mahal vermemektir. Gücenme ve üstü kapatılmış dargınlıklar bir ilişkiyi en hızlı öldüren şeylerdir. 

Bütün bu adımlardan geçmenize ve kendinize zaman vermenize karşın kırgınlıklarınız hâlâ geçmiyorsa bu noktada destek ve yardım almak en iyi seçenektir. 

Çeviri: Zeynep Ayaztekin

Kaynak: Glickman, C. How To Accept An Apology. Make Sex Easy: http://www.makesexeasy.com/accept-apology/ adresinden alındı.




İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Sağlıklı Bir İlişki İçin 17 Strateji

Sağlıklı Bir İlişki İçin 17 Strateji

Yapılan araştırmalara göre, bir romantik ilişkinin ömrünü uzatmak ve ilişkinin içerisinde daha rahat etmek için bazı noktalara dikkat etmek yeterli.

Toplumsal Cinsiyet Nedir?

Toplumsal Cinsiyet Nedir?

İnsanlık, varlığından bu yana çevresinde gördüğü her şeyi tanımlama ve sınıflandırma eğilimde olmuştur. Doğayı sınıflandırdığında fayda sağlayan ya da tehlikelere karşı kendini koruyabilen insan, sosyal ve ekonomik gelişmeler gösterdikçe, iktidar ve hiyerarşi ilişkilerinden yola çıkarak diğer bireyleri yaş, cinsiyet, ırk veya sosyal statüsüne göre sınıflandırmıştır.

Sınırlar, Tercihler, Rıza ve Cinsellik

Sınırlar, Tercihler, Rıza ve Cinsellik

Tercihlerimizi belirlemeyi ve onları ifade etme kapasitemizin geliştirilmesini oldukça önemsiyorum. Lakin birçok kişi için bunlar hiç de kolay olmayan yetiler.

 
#
Tamam