YUVALUNA | GİZEM ONAY

Tercihlerimizi belirlemeyi ve onları ifade etme kapasitemizin geliştirilmesini oldukça önemsiyorum. Lakin birçok kişi için bunlar hiç de kolay olmayan yetiler.

Erken çocukluk dönemi travmaları, güvenlik hissimiz ve sosyal dünyaya aitliğimiz; tercihlerimizi ve onları ifade etme şeklimizi doğrudan etkiliyor.

Büyük bir çoğunluğun tercih ve ifade özgürlüğüne halihazırda ulaşımı olmadığını varsayabiliriz. Kültürel baskılar açık bir iletişim ihtimalini engelliyor. Travma, korku, utanç ve alışkanlıklar bedenlerimizi ve sistemlerimizi donma moduna geçiriyor ve ifademizi güçsüzleştiriyor. Cinsel birlikteliklerimizde de kendi gerçekliklerimizi ve ihtiyaçlarımızı konuşmaya ve taleplerimizi bildirmeyi öğrenmeye ihtiyacımız var.

Bu iki yönlü bir iş. Konu sadece bize bir şey yapılmasına izin vermek ya da vermemek değil -ki bu da başlı başına çok önemli! Bir şeye karar veriyoruz ve bundan başta keyif alıyor olmamıza rağmen sonradan fikrimizi değiştirebiliyoruz. Yine de, fikrimizin değiştiğini de yukarıda saydığım nedenlerden ötürü ifade edemeyebiliyoruz. Çok az insan ise o andaki arzularını görüp hayata geçirebilmek için harekete geçebiliyor.

İstenmeyen dokunuşla ilgili oldukça fazla deneyimimiz var. Çocukken sarılmalara, başımıza/yanağımıza dokunulmasına, öpülmelere, yanaklarımızın sıkılmasına, hatta zorla gıdıklanmaya tahammül etmeyi ve katlanmayı öğrendik. Tabaklarımızdaki yemekleri, bedensel bilgeliğimizi bastırarak bitirmeye zorlandık. Aile içi şiddetin çoğunlukla normalize edildiği bir dünyadayız. Cinsel şiddet de neredeyse öyle. Kötü seks ise daha da sıklıkla gördüğümüz ve normalleştirdiğimiz bir konu. Katlanmayı ve tahammül etmeyi öğrendik. Evetlerimizin, hayırlarımızın, belkilerimizin nasıl hi̇ssetti̇rdi̇ği̇ni̇ unuttuk. Bir kere katlanmaya alıştırıldıktan sonra bu alışkanlıktan çıkmak o kadar kolay olamıyor. Kültürümüzde cinsel deneyimlere de “katlanmak/tahammül etmek” ne yazık ki çok genel bir durum.

Eşzamanlı bir şekilde zihnimizle, kalbimizle, içimizle ve genital bölgelerimizle uyumlanmayı nasıl keşfedebiliriz? Bu uyumlanma halinin sunmak ya da talep etmek istediğimiz şeylerle uyumunu nasıl bulabiliriz? Bu yeteneğimiz zayıfsa ya da hiç yoksa, bunları pratik etmek ve öğrenmek için nasıl alan yaratabiliriz?

Rızanın ötesinde bir kültür yaratmak nöroplastik değişimi gerektirir, bu sayede alışkanlıktan doğan tepkilerimizin dışına çıkabiliriz. Yeni nöral yollar yaratabilmek için yeterince güvende, yeterince heyecanlanmış ve bu pratikleri de yeterince uzun süredir yapmamız gerekiyor ki nöral temellerimizi değiştirebilelim.

Cinsel partnerlerimizle ve kendimizle rızanın ötesinde bir araştırma yapabilmek için şunları sorabiliriz:

- Anlık değişen bedensel hislerimi gözlemleyip izleyebilecek kadar güvende miyim? Çünkü ancak böyle ‘evet, hayır ve belki’lerimin bedensel yansımalarımı fark edebilirim.
- Peki ‘evet, hayır, belki’ durumum değiştiğinde partnerimle bunu konuşabilir miyim?
- Bu eylem benim sunmak isteyeceğim bir eylem mi ya da derinden arzuladığım birşey mi? Benim için mi? Onun için mi? Ya da bizim için mi? Bu eylemin kimin için olduğu konusunda iletişim kuruyor muyuz ve anlaşma içinde miyiz?
- Peki ya bir eylemin ortasındayken anlaştığımız ya da benim istediğim bir şey hakkında artık keyif almıyorsam, “fikrimi değiştirdim” diyebilecek kadar rahat ve güvende hissediyor muyum?

Bir örnekle devam edelim, partneriniz aşağıdaki soruyu soruyor. Sizce buna verilebilecek kaç farklı cevap olabilir? (Evet, hayır, belki’yi nasıl çeşitlendirebiliriz?)

- “Sana X yapabilir miyim?”
Cevaplar şöyle olabilir:

Sadece EVET yerine;
- EVET! Ben de isterim! tüm kalbimle, kendi hazzım için de!
- Evet, deneyelim; ilk tercihim değil ama sana tüm kalbimle sunabileceğim bir hediye bu ve biliyorum ki her an fikrimi değiştirebilirim.
- Evet ve detayları konuşalım; (bunun tüm kalbimle EVET olması için) şöyle yapmak yerine böyle yapsak; şunu giymek yerine bunu giysem vs.
- Evet ama sınırlar koyalım; (tüm detaylarda anlaşana kadar HAYIR) şunun olmamasını tercih ederim, şunun yerine mesela sadece bunu yapsak..

BELKİ cevabı için;
-Meraklı/bilmeyen/emin olmayan bir tutumda; biraz konuyla ilgili araştırma yapalım, videolar izleyelim, profesyonel bir rehberlik alalım, kitap okuyalım vb.

...veya sadece: HAYIR.

Bu cevapları bu şekilde düşünmek ve pratik etmek nasıl hissettirirdi?

GİZEM ONAY

GİZEM ONAY

Yuvaluna'nın kurucusu Gizem Onay, uzun yıllardır yoga, doğuma hazırlık, şifalı bitkiler, kadınları destekleyici uygulamalar, Organic Intelligence ve cinsellik alanlarında çalışan bir araştırmacı ve kolaylaştırıcı olarak hizmet veriyor. 

İLGİNİZİ ÇEKEBİLECEK DİĞER YAZILAR

Bedenimiz, Karanlığımız, Kahkahamız

Bedenimiz, Karanlığımız, Kahkahamız

Esasında ilk yazıyı yazmanın bu kadar endişeyle dolu olacağını kestirememiş ve alıştığım akademik yazma şeklinin dışına çıkıp biraz daha kişisel bir alana geçmenin gözümü bu kadar korkutacağını düşünmemiştim. Bu endişeyi dengelemenin yolunu, benim için senelerce büyük bir endişe ve utanç kaynağı olmuş olan, son zamanlardaysa bunu biraz araladığımı hissettiğim bir konu hakkında yazmakta buldum: Kilolu olmak, kilo vermek ve verememek.

Doğum Sonrası İçin Haklar Kılavuzu

Doğum Sonrası İçin Haklar Kılavuzu

Gebelik de doğum da, Türkiye gibi ülkelerde son derece medikalize edilen ve her halükarda birer patoloji muamelesi gören durumlar. Her vaka için böyle olmasına gerek var mı? Gebelere “hasta” muamelesi yapılması yaşadığımız çağın sonucu. Oysa belki de hayatın en doğal karşılamalarından birine muhatabız.

 
#
Tamam